15 Ekim 2011 Cumartesi

Cem Karaca



Çok uzun zamandan beri kafamda tasarladığım isimlerden biriydi Cem Karaca.

İnsanın belli bir yere koyduğu kişiyi anlatması zaman alıyor. Onu dinlemekten hiç vaz geçmedim. Her dinleyişimde bir kez daha hayran kaldım.

Dürüst olmam gerekirse bu yazıyı hazırlarken, onun müzikleri yankılanıyordu evimde. Ve yine onu her dinleyişimde olduğu gibi gözlerim nemlenerek ve boğazıma kocaman bir yumruk oturmuş gibi garip bir durumla geçmişe uzanan bir çok anıyla baş başa kalmış olmanın duygusunu da yaşadım.


Onun için bir şeyler yapabilmişsem, mutlu sayarım kendimi

.


Cem Karaca adını ilk kez ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum.

Ama sanırım yaşamımın en sorunsuz ve bana göre güzel günlerine denk geliyor. Okullar yaz tatil sürecindeydi ve İstanbul büyük bir şehir olmasına rağmen çoğu özelliklerini henüz kaybetmemişti.

Mahallemizde, gece olana kadar sokaklarda arkadaşlarımızla oyun oynamanın keyfini, acıktığımızda evlerimize bile gitmeden hemen her tarafta bulabileceğimiz bostanlar sayesinde domates, salatalık ve buna benzer şeylerle karnımızı doyurabildiğimiz, insanların birbirine gülümsediği, selam verdiği ve akşam olduğunda yazın en büyük keyfi yazlık sinemalara konu komşu gittiğimiz dönemdi.

Seyredeceğimiz ve kesinlikle ağlayacağımız filmi izlemeden önce yazlık sinemanın sahibi o gece farklı bir şey yapacaklarını gençlerden oluşmuş müzisyenleri sahneye çağırdığında duyduğum bir isimdi Cem Karaca...

Sahnede gürül gürül akmıştı adeta ve ben çocuk gözlerimle onu izlerken kulağıma son derece güzel 

gelen melodilerin eşliğinde onu dinlerken bir parçasında kendi kendime bir söz verdim;





Anne olduğumda çocuğumun odasına bu şarkının sözlerini asacağım;

"Bugün sen çok gençsin yavrum hayat ümit neşe dolu mutlu günler vaad ediyor sana yıllar ömür boyu ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni doğarken ağladı insan bu son olsun bu son doğarken ağladı insan bu son olsun bu son"

Bu şarkıyı dinleyelim;





Çocukca bir düşünceyle dünyaya geldiğimiz andaki ağlayışımızın son ağlayışımız olacağına inanmıştım sanki onun sesindeki inanılmaz tınıyla...

İnsanı alıp başka yerlere götüren, inanç ve tutku aşılayan bir tarafı vardır sesinin.




Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (Toto Karaca) ve bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca'nın oğlu olarak, 5 Nisan 1945'de İstanbul'da dünyaya geldi.

Sanatçı bir ailenin çocuğu olduğundan doğal olarak sanatla iç içe büyüdü. Müzik yaşamı o dönemler gözde olan Rock'n'Roll la başladı. İlk olarak Jaguarlar ve Dinamitlerle bu tarz müzik yaparak müzik hayatına başladı. En büyük destekçisi de İlhami Gencerdi.

Yaşamı boyunca sayısız defa evlenen Cem Karaca nın hayatı askerliğe gittiği dönemde değişti. Öncelikle eşine karşı büyük bir özlem duyuyordu. Ve kitaplardan öğrendiği Anadolu hiçte öğrendiği gibi değildi.Daha önceleri ilkel olarak gördüğü bağlama , hiçte küçümsenmeyecek bir çalgıydı ve Cem Karaca değiştiğini hissediyordu.

Askerlik dönüşünde Apaşlar grubuna katıldı ve Apaşlarla birlikte Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında "Emrah" isimli parçalayla ikinci oldu. Bu yarışmanın onda bir itici ivme kazandırdığı gerçektir. Batı müziğinin özelliklerini kendi müziğimizin özellikleriyle sentezleme işine ilk kafayı takan müzisyenlerdendir. 




Resimdeki Gözyaşları isimli parçayla büyük başarı elde eden Karaca ve grubu Apaşlar'la Almanyada Ferdy Klein orkestrasını'da yanına alarak parçalar kaydetdiler. Cem Karaca'nın Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü.

Cem Karaca nın müziklerini dinlediğimiz zaman bu müzik adına doğru şekilde yapılan çalışmaları duyabilmek söz konusudur. Hiç bir parçası sıradan özellik taşımaz müzik adına. Senfonik özellikler, doğru düzenlemeler, ve yerinde çok seslilik, onun muhteşem sesiyle birleştiğinde ortaya inanılmaz bir müzik tınısının yayıldığı etkiyle son bulur.

Bugünle kıyas bile kabul edilemeyen, günümüzün çok ilerisindeki bu müziksel örgü klasik anlamda müzik tarihindeki yerini çoktan almıştır.

Bu parçalarından birini dinleyelim;



Adsız

Oturmuşum yatağa ben beni düşünürüm
Kapı baht kapısı
bahtımın kapısı kapalı
Karanlığın rengini bilemem
aydınlık ne demek
Mutlu olmak sevmekse
sevmek aydınlık demek..

Dışarda kar yağarsa
hissederim görmem
Ayak sesin uzaktan
koklarım duymam
Bir köşeye savrulmuş
buruş buruş ceketin
Sensiz ellerim üşür içerimde kar yağar..




Bir süre sonra Apaşlar grubununda duyduğu rahatsızlık had safhaya ulaşınca gruptan ayrılmak zorunda kaldı. Yine bu grubun basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Ferdy Klein Orkestrasıyla birlikte çalışmalarına devam eden Cem Karaca dört tane daha kırkbeşlik doldurdu. Bu doldurulan kırkbeşlikler grubun parasal anlamda güçlenmesini sağlamakla birlikte Cem Karaca nın bu grupla da huzursuzluk yaşamasına sebep olacaktı.



Muhtar

Dostluğun adını saklı koymuşlar
Yazın beni yoğa gayrı
Kendim vazgeçtim ben kendimden
Yazın beni yoğa gayrı
Yalanmış yarimin yeminleri
Dul çıktı şu şehir gelinleri
Kararmış dostlarımın elleri
Yazın beni yoğa gayrı
Ne malın var ne de mülkün babadan
Seni bulduk mutluluğu biz yaradan
Kara yazmış yazımızı yaradan
Yazın beni yoğa gayrı
Ne zor imiş be ey muhtar ah unutmak
Dost elinden yaralanıp vurulmak
Bundan sonra haram bize yaşamak
Yazın beni yoğa gayrı..




Nihayet bu huzursuzluk Cem Karaca nın Moğollarla birleşmesini sağlayacaktı. Her grupla birlikte yeni kırkbeşlikler çıkaran Cem Karaca bu gruplada yolunu ayırdıktan sonra en uzun ve en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kuracaktı. Dervişan bir çok anlamda Cem Karaca için önemlidir. Rock müziği içersinde o dönemin Türkiyesinde yaşanan anlamsızlıkların müzik yoluyla ifadesi şeklinde bir misyon yüklenen Cem Karaca Türkiyenin en sevilen müzisyenlerinin başında yer alacaktı. Aynı zamanda diğer müzisyenlerimiz Uğur Dikmen, Oğuz Durukan gibi isimlerle progressive rock özellikleri taşıyan bir çok müzik yapacaktır.



Müziklerinde ele aldığı konular hemen herkesi ilgilendiren sosyal konuları da içerdiğinden parçalarının büyük kitleler tarafından tanınması ve sevilmesi Cem Karacayı farklı bir yere taşımıştır. Onun bir parçasını dinleme zamanı diye düşünüyorum;

Ay Karanlık

Maviye çalar maviye gözlerin yangın mavisine
Rüzgarda asi körsem senden gayrısına yoksam
Can benim düş benim ellere nesi
Hadi gel gel ay karanlık
İtten aç yılandan çıplak vurgun ve bela
Gelip durmuşsa kapına
Varmı ki varmı ki doymazlık illede
İlle sevmelerin sevmelerin gibisi
Oturmuş yazıcılar fermanım yazar
Etme gel ay karanlık...



Dervişan grubuyla da yolları ayırdıktan sonra Edirdahan isimli bir grup içersinde görmekteyiz Cem Karaca yı. Edirdahan la birlikte verdiği her konserde oluşturduğu politik çizgiyi devam ettiren Cem Karaca bu grupla birlikte "Safinaz" adlı uzunçaları piyasaya sürdü.



Bir çeşit rock opera denemesi olarak ele alınabilir bu uzunçalar. 1979 yılında işleri nedeniyle Almanya da olduğu sıralarda ülkemizde olup bitenler tarihimizin kara sayfalarındandır. Nihayet 12 eylül sabahı bu çalkantılı döneme son vermeyi amaç edinen siyasi güç yönetime askerlerin gelmesiyle son bulacak ve çok daha karanlık bir dönem yaşanacaktı.

Cem Karaca için Almanya'da katıldığı 1 Mayıs töreninde ülke yönetimine karşı sarf ettiği sözler nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Kendisine yapılan "geri dön" çağrılarına cevap vermediğinden vatandışlıktan çıkarıldı.

1987 yılına kadar çalışmalarını Almanya da sürdürmeye devam etti.



Şimdi araya bir anımı almak istiyordum.

Çocukluğumun ve gençlik dönemimin bu önemli insanı müziksel anlamda bir numara oturttuğum bir sanatçı olmakla birlikte yaşama bakış açısındaki siyasi yapıda kendimle benzer izdüşümler taşıdığından Cem Karaca her zaman farklı bir yere koyduğum sanatçı olmuştur.

Henüz Türkiye ye dönmeden önce, yasaklanan tüm müziklerini herşeye rağmen dinlemeye devam eden ben için onun hakkında söylenen bir sürü dedikodular sebebiyle içimde acabaların oluşmasına da neden oluyordu.

Yaşamın her alanında bir sürü bedel ödeyen 78 kuşağından biri olarak neredeyse karakterimiz olmuş, çizgimizden ödün vermemek düşüncesi söz konusu Cem Karaca olunca kulağımıza gelen dedikodular sebebiyle kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu.

Bu karışık düşünceler içersindeyken İstanbul Karaköy de yaşadığım bir anıyı hiç unutamayacağım. Bir arkadaşımla birlikte bugün kaldırılmış olan balık ekmek yediğimiz kıyı şeridinde aniden çok tanıdık bir ses yankılanıverdi. Çok kısa bir andı ve aniden kesildi zaten. Arkadaşımla birlikte "Cem Karaca" diye haykırdık.

Çünkü hala yasaklı bir sanatçıydı ve bir plakçı dükkanından sesi yankılanıvermişti. Aceleyle sesin geldiği plakçıya girerek yetkili kişiye duyduğumuz sesi aktardığımızda gizli polis olduğumuzu düşünen kişinin ret etmesine rağmen, sadece bir hayran olduğumuzu anlatabilmiştik ve bu dükkanın sahibi bize güvenerek yanlışlıkla dışarı verdikleri Cem Karaca nın Almanya da doldurduğu bir şarkıyı gizli bir şekilde bize dinletti.

O şarkıyı Türkiye çok sonra dinleyecekti. Yine inanılmazdı, ve öylesine güzel bir haykırıştı ki, özlemini anlayabiliyordunuz ve için için ona kızmış olmama rağmen tüm kızgınlığımı yok eden şarkı ve müzikti bu....


:

Hep Kahır

Dur! bırak kaynasın kahvenin suyu,
Bana İstanbul'u anlat nasıldı?
Bana boğazı anlat nasıldı?
Haziran titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı
Yıkanmış, kurunurmuydu yine o yedi tepe
Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste,
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...

Dur! bırak, kalsın, açma televizyonu
Bana istanbulu anlat nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp
Köprüler, sarayburnu, minareler ve halice
Diyiverdin mi bir merhaba, gizlice

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...

Dur! bırak, kımıldama, kal biraz öylece n'olur
Kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi
Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
Gökkubbenin altında ordada beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali
Hasretinin çölünde sanki bir pınar gibi

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be....



1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan Cem Karaca Almanca Die Kanaken adlı bir albüm çıkartmıştır.

Die Kanaken albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı:

"Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981 yılının ocak ayında Federal Almanya'da bulunduğu sırada son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983 yılında da Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca ilk olarak 1983 yılının başlarında Almanca sözlerle ve doğu batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı 
düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor."






Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü için döneklikle suçlandı. Bu dönemde çıkardığı albümler sanki ülkesine uzun yıllar sonra dönen ve kendini evinde hissetmeyen bir kişi gibi verimsizdi. 1990 ve 1992de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay'la Yiyin Efendiler ve Nerde Kalmıştık albümleriyle birazda olsa eski Cem Karaca tadı vermeyi başardı. 1997 yılında Ağır Roman isimli filmde yıllar öncesinin hiti Resimdeki Gözyaşları Cem Karaca'ya yeniden popülerlik getirdi. 1999 yılında Bindik bir alamete... isimli albümünü Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç, Uğur Dikmen desteğiyle çıkaran Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip, filmde ufak bir rolde 
yer aldı


.

2000li yıllarda çeşitli şiir çalışmalarında gördüğümüz Cem Karaca, Barış Manço nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. En son olarak "Yol Arkadaşları" isimli grubuyla sahneye çıkan Cem Karaca 8 Şubat 2004'de hayata gözlerini yumdu...

Kendisiyle ilgili bir çok yorumlar yapılan sanatçı bunlara kendi tarzıyla yanıtlar vermiştir;

"Sayın Özal sevdiğim saydığım bir şahsiyettir. (+) ve (-) leri gönlümde taht kurmuş bir insandır. Sanata, sanatçıya, sporcuya yakın olmuş, yurduna sayısız güzellikler kazandırmış bir insandır.

Bilhassa eşi Sayın Semra Özal, annem Toto Karaca’nın hastalığında olağanüstü yakınlık göstermiştir. Teşekkürü her zaman bir borç bilirim. Anam benim en kıymetli varlığım. Ona yapılan en minik iyiliği dağ gibi görürüm. Yurt dışından yeni gelmiştim. Anam hastaydı, hastanedeydi ve parasızlıktan rehin kalmıştı. Semra Özal sayesinde anamı geri aldım.

Hiç Anap’lı olmadım. Siyasi fikrim her zaman kalpaklı Mustafa Kemal’in CHP’sidir. Bu hiçbir zaman değişmedi.



Fethullah Gülen şiiri okudum, eşim de okudu, iyi ve kötü haberlerimi duyduğunda beni aradı, sonsuz sevgi, saygı ve muhabbetim var. Ama Fethullahçı değilim. Hala CHP’liyim. MHP’ye Devlet Bahçeli’ye tebrik faksı yolladım diye CHP beni ihraç etseydi bile benim oyum yine onlara olacaktı.

Benim işim partiyle, parti başkanıyla değil. Ben CHP’nin tüzüğünü beğeniyorum. Oy veren herkesin parti tüzüklerini okumasını salık veririm.

Uzan Grubunun reklamlarını seslendirdim. Sen nasıl yaparsın diye gelen mesajların haddi hesabı yok. Kaybettiğim işlerde cabası. Ama unutmayanız ki, ben paramı sesimle kazanan sanatçıyım. Sonumuz hep Darülaceze olmasın yahu.

Beni kategorize etmeyiniz. Ben Mehmet İbrahim’le İrma Toto’dan olma kul Karaca Muhtar Cem’im. Önce insanım, Fenerbahçeliyim. Bakırköy’de yaşarım, sanat yaparım."

Bu röpörtaj ın tamamını okumak isterseniz tıklayın derim;



diskografi

45likler

1967 Apaşlar

-Emrah / Karacaoğlan
-Hudey / Vahşet / Bang Bang / Shakin' All Over
-Emrah / Hücum / Karacaoğlan / Ayşen
-Ümit Tarlaları / Anadolu Oyun Havası / Suya Giden Allı Gelin / Nasıl da Geçtin?

1968 Türküola-Apaşlar-Ferdy Klein Orkestrası

-İstanbul'u Dinliyorum / Oy Bana Bana
-Oy Babo / Hikaye
-İstanbul / Why
-Emrah 1970 / Karanlık Yollar
-Resimdeki Gözyaşları / Emrah
-Resimdeki Gözyaşları / Şans Çocuğu
-Tears / No , No , No

1969 Türküfon-Apaşlar-Ferdy Klein Orkestrası

-Ayrılık Günümüz / Gılgamış
-Zeyno / Niksar
-Bu Son Olsun / Felek Beni (Karacaoğlan III)

1970 Türküola-Kardaşlar-Ferdy Klein Orkestrası

-Emmioğlu / O Leyli
-Kendim Ettim Kendim Buldum / Erenler
-Adsız / Unut Beni
-Muhtar / Baba
-Dadaloğlu / Kalender

1971 Kardaşlar-Türkofon-Türküola

-Oy Gülüm Oy / Kara Sevda
-Tatlı Dillim / Demedim mi?
-Kara Yılan / Lümüne
-Acı Doktor (Kısım 1) / Acı Doktor (Kısım 2)
-Kara Üzüm / Mehmet'e Ağıt

1972 Kardaşlar-Moğollar

-Askaros Deresi / Üryan Geldim

1973 Moğollar

-Obur Dünya / El Çek Tabib
-Gel Gel / Üzüm Kaldı

1974 Moğollar-Dervişan

-Namus Belası / Gurbet
-Beyaz Atlı / Yiğitler



1975-77 Dervişan

-Tamirci Çırağı / Nerdesin?
-Mutlaka Yavrum / Kavga
-Beni Siz Delirttiniz / Niyazi
-Parka / İhtarname
-Mor Perşembe / Bir Mirasyediye Ağıt
-1 Mayıs / Durduramıyacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini



Albümler

-1973-Kardaşlar - Apaşlar
-1974-Cem Karaca'nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Ferdy Klein Orkestrası'na Teşekkürleriyle
-1975-Nem Kaldı
-1977-Parka / İhtarname
-1977-Yoksulluk Kader Olamaz
-1978-Safinaz
-1979-Cem Karaca
-1980-Hasret
-1982-Bekle Beni
-1984-Die Kanaken
-1987-Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar
-1988-Töre
-1990-Yiyin Efendiler
-1991-Bu Son Olsun
-1992-Nerde Kalmıştık?
-1992-25. Yıl Özgürlük Resitali
-1993-35 Yıl 35 Besteci
-1994-Cemaz-Ül-Evvel
-1996-The Best Of Cem Karaca VOL.1
-1997-Ağır Roman (O.S.T) Resimdeki Gözyaşları
-1997-The Best Of Cem Karaca VOL.2
-1999-Bindik Bir Alamete...
-2000-Kahpe Bizans (O.S.T)
Cem Karaca bu albümde Dost Hakkı, Aşk-ı İlahi ve Meydan Bu Meydan şarkılarını seslendirdi.
-2000-The Best Of Cem Karaca VOL.3
-2001-The Best Of Cem Karaca VOL.4
-2002-The Best Of Cem Karaca VOL.5
-2004-Hayvan Terli
-2004-Ölümsüzler1
-2005-Ölümsüzler2
-2007-Püsküllü Moruk
-2009-Cem Karaca Anısına

Konuk Sanatçı Olarak Yer Aldığı Eserler

-2001-Gurbet Şiirleri
Cem Karaca bu albümde Hep Kahır ve Balaçan şiirleriyle yer aldı.
-2001-Gurbet Ufukları
Cem Karaca bu albümde Hazan şiiriyle yer aldı.
-2002-İbrahim Sadri - Ben Sana Mecburum
Cem Karaca bu albümde İbrahim Sadri'ye, Atilla İlhan'ın şiiri Ben Sana Mecburum'da eşlik etti.
-2004-Mahsun Kırmızıgül - Sarı Sarı
Cem Karaca bu albümde Hayat Ne Garip isimli şarkıda Mahsun Kırmızıgül ile düet yaptı.
-2004-Söz Vermiş Şarkılar
(Murathan Mungan şiirlerinin çeşitli sanatçılarca müziklendirildiği bu albümde Cem Karaca Göç Yolları isimli şarkıyı seslendiriyor.)

Almanya'da Yayınlanan Eserler

-1972-Askaros Deresi / Kazak Abdal
-1975-Cem Karaca
-1975-Cem Karaca 2
-1975-Cem Karaca 3 Mutlaka Yavrum
-1976-Cem Karaca 4
-1978-Safinaz
-1980-Hasret
-1981-Hit Eserler
-1982-Bekle Beni
-1983-Alamanya / Hasret
-1984-Beim Kaffee / Çok Yorgunum
-1986-Resimdeki Gözyaşları
-1988-Üç Büyükler-Barış Manço, Edip Akbayram
-1988-Dönen Dönsün
-1989-İhtarname
-1989-Türküola Kaset
-1990-Oh Be
-1990-Cem Karaca
-1990-Neşe Karaböcek-Ömür Göksel-Cem Karaca-Kaygısızlar






Bütün Şarkıları ( A-Z )

33 Kurşun
Adiloş Bebe
Adsız
Akşam Erken İner Mapushaneye
Alamanya
Alamanya Berbadi
Allah Yar
Almancılar
Altmış Sekizlinin Türküsü
Anadolu Oyun Havası
Askaros Deresi
Asri Gurbet
Ay Karanlık
Ayşe Meral Semra
Baba
Barış Dikeni
Bedava Yaşıyoruz
Beim Kaffe
Bekle Beni
Beni Siz Delirttiniz
Beyaz Atlı
Bidanem
Bindik Bir Alamete
Bir Açık Oturum
Bir Mirasyediye Ağıt
Bir Of Çeksem
Bir Öğretmene Ağıt
Bu Biçim
Bu Son Olsun
Canım Benim
Ceviz Ağacı
Çanakkale İçinde
Çark-ı Felek
Çok Yorgunum
Çökertme
Dadaloğlu
Delikanlı Sevdası
Demedim mi
Deniz Üstü Köpürür
Deşer de Geçer
Deşer de Geçer-Uğur Dikmen
Dönen Dönsün
Dur Be Yeter
Durduramayacaklar Halkın Coşkun Akan Selini
Edalı Gelin
El Çek Tabip
Emmoğlu
Emrah-Apaşlar
Erenler
Es Kamen Menschen An
Felek Beni
Gecenin Karasını
Gel Gel
Giden
Gurbet
Ha Bu Diyar
Hasan Kalesi
Hasret
Hayvan Terli
Hep Kahır
Herkes Gibisin
Hikaye
Hoş Geldin Kadınım
Hudey Hudey
Islak Islak
İhtarname
İhtiyar Oldum
İstanbulu Dinliyorum
İster Frengistanda İster İçerde
İşte Geldik Gidiyoruz
Kahya Yahya
Kalender
Kara Bahtım
Kara Üzüm
Kara Sevda
Kara Yılan
Karabağ
Karacaoğlan
Karadut
Karam
Kazak Abdal
Kendim Ettim Kendim Buldum
Kerem Gibi
Kerkük Zindanı
Kız Çocuğu
Kirlenmiş Çığlık
Lümüne-Kardaşlar
Mehmete Ağıt-Apaşlar
Mein Deutscher Freund
Money Money
Muhtar
Mutlaka Yavrum
Namus Belası
Nasıl Da Geçtin
Nem Alacak Felek Benim
Nem Kaldı
Nerdesin
Niksar
Niyazi
Niyazı Köfteler
Nöbetçinin Türküsü
O Leyli
Obür Dünya
Oğluma
Oh Be
Orient-Express
Oy Babo
Oy Bana Bana
Oy Gülüm Oy
Öbür Dünya-Uğur Dikmen
Ölüm
Ömrüm
Parka
Peynir Gemisi
Raptiye Rap Rap
Resimdeki Gözyaşları
Safinaz
Sahibi Geldi
Sakın Dönme
Sakın Reddetme
Schnüffler
Sen Duymadın
Sen Seni Bil
Sende Başını Alıp Gitme
Sevda Kuşun Kanadında
Suskunluk
Suya Giden Allı Gelin
Şah mı Mat mı
Şeyh Bedrettin Destanı
Tamirci Çırağı
Tatlı Dillim
Total Gaschfaucht
Töre
Unutamadığım
Unut Beni
Ülkem Benim
Ümit Tarlaları
Üryan Geldim
Üzüm Kaldı
Was Sagst Du
Willkommen
Yağma Sofrası
Yarım Porsiyon Aydınlık
Yiyin Efendiler
Yoksulluk Kader Olamaz
Yolumuz Gurbete Düştü
Zeyno


5 yorum:

  1. tolgay 19.01.2011

    Ne teşekkür yeter nede bir benzeri ,emeğinize;tebessümle gözyaşı arsında mekik dokuyan hislerinse tastaman bir tarifi varmıdır bilmem,dosdoğru yazdım işte. sağolun ,varolun ve daha çok olun.



    sudaay 19.01.2011

    Müzik adına yüzakımız, ona yaşattıklarımızla utanacağımız, 45 li yaşlardakilerin hayatında bir şekilde var olan bu ismi gündeme getirdiği için Saneme ne kadar teşekkür etsek azdır.

    Kars'ta ilk TV paket yayını yapılırken hergün ekrana çıkarmalarına rağmen hiçkimsenin şikayetçi olduğunu duymadım. Parka giydiğimiz o 80'li yıllarda ise Parka/İhtarname 45 liğini sayısız kere dinlediğimi hatırlıyorum. Ceviz ağacını dinlerken Nazımı daha çok sevdik. Sesiyle, giysileriyle, duruşuyla apayrı bir yerdeydi.
    Güzel insandı kesinlikle..



    kemal 19.01.2011

    Benim en sevdiğim şarkısı garip biçimde "Adsız" dır. Onu buraya almış olmanıza sevindim. Emrahı da çok severim eskilerden. Ve yaşamım onunla ilgili bir çok anıyla doludur benim de. İTÜ Maçkadaki öğrencilik yıllarımdı. Okulun en üst katı TRT-TV stüdyosuydu yanılmıyorsam ve Cem Karaca sanırım çekim için geldiğinde kendisini "revizyonistlik"le suçlamıştık, ve "popülizm"le. Ah gençlik, her şeyin doğrusunu bildiğimiz sanırdık. 12 Eylül günü yine İstanbuldaki öğrenci evimizde kitaplarla birlikte bir sürü kırkbeşliğini termosifonda yakmıştık korkudan. En çok da bir yüzünde "İstanbulu Dinliyorum" adlı şarkısının olduğu kırkbeşliğe üzülmüştüm.

    Beni o günlere döndürdünüz bir kez daha, teşekkürler. Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  2. Güzel ezgilerin eşliğinde okuduğum inceleme için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. enfes bir yazı olmuş. ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Bu ülkenin yetiştirdiği iki gerçek sanatçıdan birisi. Memleket aşkı içerisinde duygularını hiç kimseden çekinmeden haykırmış, bu yüzden yurdundan ayrı kalmış, geri dönüp de yine gerçekleri haykırdığında, sözde aydınlar tarafından linç edilmiş, kendi memleketinde ihanete uğramış bir vatansever olarak bu dünyadan ayrılmıştır. Sevgili Muhtar Cem Karaca, sen gittiğinden bu yana memleketin sahibi artık geldi. Kimliksizleşmeyi seçenler elimizden gitti, kalan sağlar bizimdir. Bütün bu değişime rağmen, bu ülkeye senin gibi bir sanatçı hala gelmedi. Çünkü müzik sektörü hala onların elinde. Dünya değişiyor, biz çağa ayak uydururken, çağı değiştirmeye çalışanlar kendi tuzaklarına düşüyorlar. Mekanın cennet olsun, bu vatanın evlatları seni unutmadı, unutmayacaklar, unutturmayacaklar.

    Size de bu güzel sayfa için teşekkürler blog sahibesi kişi...

    YARIM PORSİYON AYDINLIK BUGÜN ÇEYREĞE DÜŞMÜŞ

    Her zaman ki barınızda
    Önünüzde bira ve çerez
    Ve bir eliniz telefonda,
    Twitter fenomenisiniz

    Kaşlarınız yukarıda
    Bakışlarınız ne kadar bilgiç
    Hiçbir şey üretmeden
    Sadece küfredersiniz

    Ekşi’de en çok siz bilirsiniz,
    Bel altından vurmayı, iftira atmayı
    Gerçekler size dokununca,
    En iyi siz bilirsiniz ağlamayı

    Sinemadan siz anlarsınız
    Tiyatrodan müzikten
    Emek Sineması için eylem yapar,
    Kapısından girmezsiniz

    Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz
    Ama ekonomik politika
    Karılarınızın kafasına dışkı dökerken siz
    Ne kadar bilimselsiniz

    Bu yaz yine güneydeydiniz
    Kabak, rasta, ot ve siz
    Eskiden Bodrum’u severdiniz,
    Yerli halkı yine beğenmediniz

    Gezi’de lümpen çapulcular,
    Boğaziçi’nde korolar,
    Bilgi’de orman kesilirken suspus,
    İki ağaç diyen çevreciler

    Üniversitede araba,
    Erasmusla Avrupa,
    Bi de üniversiteden sonra
    Babasının reklam ajansına kapağı atmaca

    Bu zamanda da aynı soytarılar
    Hep o yarım porsiyon aydınlık
    Çehreler değişir laflar aynı
    Vallahi hiç değişmemişsiniz

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederiz.

Yorumunuz incelendikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.