25 Ekim 2011 Salı

Gülten Akın








Gülten Akın

Türk edebiyatının yüzaklarından biri..

Edebiyata ilgi duyup bu anlamda dünyamı zenginleştirmeye çalışırken, dünyamı güzelleştiren onlarca Türk ve yabancı edebiyatçı arasında geç tanımaktan ötürü kendimi asla bağışlayamayacağım bir isim Gülten Akın...

Aradaki boşluğu en kısa zamanda tamamlamıştım ve bu gecikmeden dolayı duyduğum utanç onun dizelerinin muhteşemliğinde sanki büyüyordu.

12 eylülün bir çok olumsuzluğunda sanırım en büyük acı ve ayıplarımzdan biriydi Erdal Eren. Bir gecede yaşı büyültülerek idam edilen bu gencimiz 17 de asılı kaldı hep.

Ve benim Gülten Akın'ı tanıdığım ilk şiirdir; Büyü...

Büyü

Büyü de baban sana,
Büyü de büyü
Acılar alacak yokluklar alacak,
Büyü de baban sana

Büyü de baban sana,
Büyü de büyü
Bitmez işsizlikler, açlıklar alacak,
Büyü de baban sana

Büyü de baban sana,
Büyü de büyü
Baskılar, işkenceler,
Kelepçeler, gözaltılar,
Zindanlar alacak

Büyü de baban sana,
Büyü de büyü
Büyüyüp de on yedine geldiğinde,
Baban sana idamlar alacak...

Öylesine sarmıştı ki bu şiir, bir toplumun yaşamaması gereken ama yaşayan utançlarından birini öylesine güzel dile getirmişti ki.

Şiir buydu işte, binlerce kelimeyle anlatamayacağın bir çok şeyi, ta yüreğinin içinden gelen bir fısıltıyla imbikleyebilmek...

Kimdir Gülten Akın?



Kendi kaleminden okuyalım öncelikle kim olduğunu;

"Merhaba,

Serüven çocuklukta başladı. Babaannemin kötü padişah, iyi yürekli küçük şehzade masalları, dedemin evliya, enbiya öyküleri, kıssalar, annemin ve öteki genç kadınların bilmeceleri, maniler, ağıtlar, türküler, abartılı takılmalar, şakalar, ince alaylar, espriler arasında erken büyüdüm.

Bütün bu saydıklarım, aşkın anlatımlar, efsane hayatlardı. Dünyadaki nesnelere, olaylara edindiğim o gözle bakmaya başladım. Her şey ilginçti evet ama ben "olağanüstü"yü aradım. Dağı görmek, dağa çıkmak değil; dağın ardını görmek. Ayrıntıları görmek. Kilidi paslanmış eski tahta kapıların, duvarların ardını, yosun tutmuş taşların altını merak ederdim. Kendi alanımda gücüme bakmadan açmaya, aşmaya, kaldırmaya uğraştım.

Henüz yaşanmamış bir dünya hayali.

Sonra bana benzeyen bir adam gördüm. İkimiz çıktık cenneti aramaya. Dere tepe düz ettik. Gidişimiz "altı ay / bir güz"den uzun sürdü.

"Geldik sonra büyük kentlerin kapılarına / kandan gölleri var / çocuklarımızı bulduk, atlayıp geçemiyorlar /..."

Önceleri her şiire bir dil bulurdum. Öfkeyle hışımla üstüme, ülkece üstümüze gelen için dil söz yetersiz kaldı.

Sizler bu eksikli olanı yorarak derinleştirdiniz, zenginleştirdiniz aslında...

"Hazırdı çizgiler isteyene verdi yaşam
Hazırdı ben onu salt masalladım."

Gülten Akın, Antalya 15 0cak 2000



Böylesine güzel bir anlatıma eklenecek başka ne olabilir ki? Benim gibi geç kalabilecekleri hesaba katarak yazacaklarımdan başka...

23 Ocak 1933'da Yozgat'ta doğdu.
Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladı(1951)
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1955)
Eşinin görevi nedeniyle bir çok yerde avukatlık ve öğretmenlik yaptı(1959-1973)
Türk Dil Kurumu'nda dil uzmanı olarak çalıştı
Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği yaptı...

Türk edebiyatına sayısız eserler verdi;



Eserleri

1.Rüzgâr Saati (1956)
2.Kestim Kara Saçlarımı (1960)
3.Sığda (1964)
4.Kırmızı Karanfil (1971)
5.Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı (1972)
6.Ağıtlar ve Türküler (1976)
7.Seyran Destanı (1979)
8.Seyran (ilk yedi şiir kitabı, 1979)
9.İlahiler (1983)
10.Sevda Kalıcıdır (1991)
11.Seyran (Toplu Şiirler, 1992)
12.Sonra İşte Yaşlandım (1995)
13.Toplu Şiirler 1956-1991 (1996)
14.Sessiz Arka Bahçeler (1998)
15.Gülten Akın Toplu Şiirler II (2000)
16.Uzak Bir Kıyıda (2003)
17.Sevdiğim Yaz Geldi Yine (2003)
18.Celaliler Destanı
19.Şiir üzerine notlar
20.Toplu oyunlar
21.42 Gün ( Şiir ve Düz yazı)


Aldığı Ödüller

-1955 Varlık Şiir Ödülü
-1965 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
-1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü
-1977 Yeditepe Şiir Armağanı
-1991 Halil Kocagöz Ödülü
-1992 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
-1998 6.Truva Folklor Araştırmaları Derneği Şiir Ödülü
-1999 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü

Bütün bunlar onu anlatmaya yeterli değil diye düşünüyorum. Onu tanımak şiirlerini okumaktan geçiyor. Gerçekten kişilerin duruşlarının ve yaşama bakışlarının eserlerindeki güçle doğru orantılı olacağına inandığımdan mıdır nedir her bir dizesi farklı yerlere sürüklüyor beni.



Uzun Yağmurlardan Sonra

sen yağmurlu günlere yakışırsın
yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
ıslanan yapraklar gibi yüzün ışır
ışırsa beni unutma

alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
her şeye rağmen ellerin üşür
üşürse beni unutma

yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
kahredersin başın önüne düşer
düşerse beni unutma


Tadını aldıktan sonra asla unutamayacağınız büyük şairlerimizden biridir. Çünkü onun satırlarında okurlarıyla bütünleşen bir yan vardır. Çoğu edebiyatçı da var olan tepeden bakış, onunla aynı seviye şekline dönüşmüştür ve farkında olmadan geliştiğini, değiştiğini anlarsın satırlarında. Çünkü o satırlar alabildiğine mütevazilik taşıyor olsa da öylesine büyük bir zekanın ve bilgeliğin ürünleridir ki....


Orda Kaldım

Giden gitti (yiten zaman)
Açtığın kapıdan girdim, adımı söyledim
İşte orda kaldım

Herkes nerde? (gibi yanlarında durdum)
Yiten zaman (onlar öyle sandı)
Hiç ayrılmadım ki (aklım)
Ben orda kaldım

Senden bana hiç durmadan akan neyse
Olsan olmasan
Yansıladım (yüreğim, ben)
Sen yoksan da iki olduk
Gidenlerle gittim (gibi)
Dünya (zaman)
Ben orda kaldım...

Bir çok şiiri bestelenmiştir bu arada. Bestelenen şiirlerinden biridir Deli Kızın Türküsü...



Deli Kızın Türküsü

Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan

Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü

Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin



Ayrıntılar İlahisi

Ben neyi kimden aldım, nerden aldım
Her şeyi bir yerden aldım
Yorgunum, yorganım uzakta dışarda
Sabrımı bolca verdiler içerden aldım

Sözler gelip geçsin diyedir, öfke sen bekle
Örselendin ağrıdın oyuldun, henüz değil ölüm
Ten bekle
Bağırmalıyım,çığlığım kıştan ilkyaza değmeli
`A` yasak, `hayır` korkulu, `evet`den usandım

Mecnun masaldan atılmış -Tele şov-
Milyonla kopyeye bölünmüş leyli
Suretler ne gülümseyiş ne sır ne şaka
Sandım ki gülümser maskeleri
Suretler sandım

Durur muydum, bu gömütlükte neyim var
Tuhaf dedi, çılgınca tuhaf
Ayrıntılar, paslı sürgüler, yosunlu taşlar
Ya altındakiler ardındakiler
Gültene kandım...

Ben de Gülten'e kandım, sanırım hepimiz ondan bir çok şey öğrendi....



Multimedia





Türk şiirinin bu yüz akı edebiyatçı, insana ait her duygu ve düşünceyi öylesine güzel örüyor ki...

Onun şiirlerindeki toplumsal özellikler ve yaşanmışlıklar, başka şiirlerinde 'ikinci yeni' nin imgesel özellikleriyle bütünleşiyor

Kadına ait bir çok şey yazılmış ve söylenmişken yine onunla kadının insan kimliğini yakalayabiliyoruz...


Yağmurlu

Uzağı ne zaman düşünsem aydınlık
Burda geceler kaldı sen gittin
Geceyle uyku suyla yosun
Benimle olduğunu bilmez misin

Uzak ve beyaz şehirlerden
Bir ince yağmurla gelirsin
Gece bekçisini sokağından
Garibi yatağından çeker alırsın

Bir hikaye bilir söylerim
Dost yıldızlara karşı ve sabaha doğru
Bu hikayenin bir ucu sendedir
Kurtarmak isterim kurtarmak isterim
Bütün uçurtmaların ipi elindedir.






Seni Sevdim

Seni sevdim,
Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
`Uyandım bir sabah` gibi değil,
Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...
Seni sevdim...
Artık tek mümkünüm sensin.



Üşümekten Değil Korku

Yorgun savaşçılarız, yengiler eskitti bizi
Utanırız tadına varmaktan içkilerimizin
Biri bütün güneşleri toplar, vermeye bekletir
Üşümekden değil korku, ısınır olmaktan
Yorgun savaşçılarız, sevgiler ürküttü bizi

Tutulmuş dağ yolları oklar ve tuzaklar
Biri dostluk adına bağışlar çirkinliğimizi
Düz yollara düşeriz yeniden oksuz ve tavşansız
Yılgın savaşçılarız, sevgiler ürküttü bizi.



Sıklamen İlahi

İttim kapıyı girdim içeri cesurca ya da aptalca
O ve çocuklardı dünya
Yalnızlığım yitti
Karşılığında
Bir saksı beyaz siklamen
Siyah güderi eldiven, renkli camlar
Acıdan bir ayla ortasında
Açmaya korkulan mutluluklar, gizli keyifler
Girdi hayatıma

Sıcak bir bakış bir yadsıma
Salim bir öfke girdi hayatıma
Hatalarım kesinleşti yüzüme vurulduğunda
Savunmadım kendimi artık çok geç
Şen elmalar gibi yuvarlandı ortalığa
Titizce sakladıklarım
Durdum
Lekeli bereli güneşin tam ortasında



Kıyamet

Elyazını yaktım, dürüsttü ve aşınmamış
Sevgi sözcüklerini yaktım, hoyrattır onlar
Sıcaklığı saklı akarsuyu anlamazlar
Sorular, kurutur incitir sorarlar
Elyazını yaktım

Adresini yaktım








Kısa Şiirleri

1
Bir roman kadar uzun bu tümce,
-Sonra işte yaşlandım..

2
Hızlı öpüşlerle lekenir ten,
uzun kalır usul öpüşlerin anıları..

3
İçi ağırlaştı kaygıdan,
kayşadan göl gibi..

4
gerçek,
acıyı getirir daima..

5
Enkazına havlanıyor terkedilmiş dilin,
gece köpek içinde..

6
Her konuşma bir şeyi değiştirir hayatımızda,
Sustum durdum geriye geriye çekilerek..

7
Sözlerin bumerang gibi döner yaralarsa seni,
ağzın dilin gereksizdir
susarsın...

8
Gurbete eğimli çocuğun
özleme eğimli olur annesi...

9
Geçerken karışmış gibiydi,
birisinin çektiği fotoğrafa...

10
Hiçbir sıfat üstüne tam oturmadı,
Ürkek miydi kararlı ya da saldırgan...

11
Solaktır
boynuna çizildi doğarken
sol yanında Allahın gülünü taşıyor...

12
İstediğiyle çıkardı yollara
giderdi hiç istemediğiyle...

13
Ölümü sevdiği için mi öldürdü kendini
başkasının ölümünü sevmediği için mi?..

14
Çağ açıklanır varlığıyla kimi şeylerin
geçmiş, yokluğuyla açıklanamaz...

15
Durur bellek çizmez olur
bu bir tehdit midir hayatımıza
ansımak o daha mı bü-yüktür yoksa?...

16
Genişleyip yükseliyor biz susa susa
kirli bir sese hükümlüyüz...

17
Siyah taşlı bir yüzüktür
yaslı parmaklar tanır onu...

18
İtip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim..

19
Nergisten ben sorumluydum,
aşkından ve çocuklardan,
yanlış mı belledim, insan sorumluluktur...

20
İnsanlar bir gülü bir senetle
değiştirmeye alıştılar..

21
Aynı dille konuşuyor,
Aynı dili konuşmuyoruz...

22
Bazı şeyler karanlıkta söylenir
Bazı şeyler asla...






Yitikler Gecesi


Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr uslandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın

Bir ıslak serinlik yürüdü
Kara sokaklardan içeri
Çıtırdadı durdu bütün gün
Ayaklarının altında bir şeyler
Bütün gün ölüler gibi sustun

Bilsen ötesi aydınlık çizginin
Delice yakardın eski şiirlerini
Bir tutam bulut iki damla yağmur için
Yeniden sevinirdin içten içe
Bilsen ötesi aydınlık çizginin

Bu hal senin halin değil
Bütün gücünü yitirmiş
Bu hal senin halin değil
Yaşamanın kendisini yitirmiş

En insan yanıyla sana dönük
Dost dediğin ne gün içindir
Unut uzağı olduğu yere
Kaldır yatağından vakitsiz
Kaldır başucuna getir

Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr usandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın...


Ve ne yazık ki 4 kasım 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederiz.

Yorumunuz incelendikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.