Melih Cevdet Anday'ın;
Dünyada geçirdim çocukluğumu
İnsanlardan eşya yaparlar
dizesi başkaları için ne ifade eder bilmiyorum ama benim için asla aklımdan çıkmayacak dizelerden biridir.Şiirin bütünü de güzeldir. Şiire haksızlık etmemek için bütününü de eklemekte fayda var;
Dünyada geçirdim çocukluğumu
İnsanlardan eşya yaparlar
Kırmızı bir orman iki boyutlu
Kendi başına yağardı kar.
Gör ki, öldüğümde bilmedim,
Elimde bunca sözcük kaldı.
Nerede geçecek benim erginliğim
Bu dünya bir daha olmalı.
Bir dünya daha olmalı, burada
Bir yerde, o kadar yakın ki,
Seslensem duyulacak belki,
Belki başladım onu yaşamaya.
Evet hepimizin hayallerini süsleyen kendine özgü bir dünya anlayışı vardır. Benim ki son derece basittir. Doğaya ait her olgunun özenle saklandığı ve korunduğu, korkusuzca düşüncelerin söylenebildiği ve bu sebeple yargılanmadığı incinmediği,insanların birbirini sevmese bile saygı duyduğu bir dünya....
Çocukluğum, ergenliğim, gençliğin, yetişkinliğim ise ; "Ne olacak bu memleketin hali? sorusuyla geçti ne yazık ki. Hayallerim her fırsatta elimden alınıp, emredici söylemlerle dolu sözcüklerin arasında geçerken ömrüm, yalnızlıkla yaşamayı da öğrendim.Ne yapılırsa yapılsın, rağmenlere rağmen yaşayabilmenin koşulu ise; hayallerden vazgeçmeme üzerine kurgulandı. Yalnızlığın arasına; duyarlı olmayı yitirmeme prensibini yerleştirirken aslında bu yalnızlığın çoğul bir yalnızlık olduğunu da biliyordum. Bu sebeple belki kahkaha değil de gülümseme hiç eksilmedi dudaklarımdan.
Efsunlu kentimin her geçen gün betonlaşmasını sızı içerisinde izlerken son kalan yeşillik alanlarımızın talan edilmesine karşı Gezi Parkı direnişi bir çok anlamda önem taşıyor. Gezi Parkında, çimenlerin üzerinde ve neredeyse tek tük kalmış çınarlarımızın altında insanlar el ele, omuz omuza barış dolu söylemlerle düşüncelerini TC. anayasasının bizlere verdiği bir yetkiyle; (TC. Anayasa madde34; Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir) dile getirirken, insanların en savunmasız olduğu uyku anında gezi Parkına yapılan çıkartmayla, şiddet uygulanmaya başladı.
Tarihe geçecek bir hareketin başlangıcı böylelikle başlamış oldu.
Sabaha kadar şarkıların söylendiği, kitapların okunduğu, hiç bir siyasi görüşü ortaya koymadan, sadece insanca bir duyarlılıkla orada toplanmış halka Nazi Almanya'sını hatırlatan davranış biçimi uygulandı.
İktidarda olmanın verdiği güçle her türlü insanlık dışı hareketin yaşandığı günlere tanık olurken, insanımız belki de çok uzun zamandan beri unuttuğu bir çok şeyi hatırlayarak ele ele karşı harekete başladı. Kendisine uygulanacak her türlü baskıyı hiçe sayarak direnmeye başladı. Bu anlamda kendisine yakıştırılan her türlü sıfatı kabul ederek direnmeye devam ediyor.
Peki ama neden?
Çünkü;
Tarihi dokunun korunması gerektiği için
Yeşil alanlara canlı olarak ihtiyaç duyduğumuz için
Barışçı bir düşünce yapısıyla başlayan haklı eyleme orantısız güç uygulandığı için
Toplumu oluşturan halkı bir hiç yerine koyarak ideolojinin ötesinde baskıcı bir rejimle yönetilen ülkeleri aratmayan söylemlerden bıktığı için
Tüm toplumu oluşturan bireylerin yaşam alanlarında keyfi değişiklikler yapmayı alışkanlık haline getirmeye karşı olduğu için
Diktatör bir davranış biçimiyle özellikle medyayı da yanına alarak halka "ya benim gibi düşüneceksin, yada bir hiçsin" denildiği için
Yüzümüze hemen her gün atılan tokatlar için
Belirlenen çizgide yürümek istemediği için
Bu uğurda kaybettiklerimiz için
Her şeye rağmen onurlu ve gelecek günlerin çok daha aydınlık olabileceğine inanan insanların hala var olması sebebiyle direnmeye devam edecektir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederiz.
Yorumunuz incelendikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.